Akıl sağlığı

Lobotomiler, Zihinsel Bozuklukları "Tedavi etmek" İçin Korkunç Bir Prosedür

Geçmişte ruhsal bozukluklarla ilgili bilim ve araştırmalar bugünkü kadar yeterli değildi. Sonuç olarak, zihinsel bozukluğu (ODGJ) olan kişilerin ele alınması keyfi olma eğilimindedir ve sadist olduğu söylenebilir. Bunlardan biri lobotomi veya lökotomi prosedürüdür. Lobotomi, bugün artık uygulanmayan, 20. yüzyılın ortalarından kalma korkunç bir beyin ameliyatıdır. İşlem nasıldı ve sonuçlar nasıldı? Aşağıda dinle, evet!

Lobotomi nedir?

Lobotomiler, şizofreni, depresyon, bipolar bozukluk ve TSSB gibi ruhsal bozuklukları olan hastalar için yapılan beyin cerrahisi operasyonlarıdır. Yaratıcı, Portekiz'den António Egas Moniz adlı bir nörolog. Bu prosedür daha sonra Amerika Birleşik Devletleri'nden Walter Freeman da dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki beyin cerrahları tarafından geliştirildi. Lobotomiler 1935'ten 1980'lere kadar yaygın olarak uygulandı.

Lobotomi yapmanın amacı, ön tarafta bulunan prefrontal lobdaki beyin dokusuna zarar vererek veya keserek akıl hastalarını "sakinleştirmek"tir. Çünkü geçmişte ruhsal bozuklukların kişinin aşırı duygu ve tepkilerinden kaynaklandığı düşünülürdü. Bu nedenle, beynin prefrontal lob ağlarının kesilmesinin, bu duygu ve tepkilerin "fazlalığını" ortadan kaldırabilmesi beklenir. Bu şekilde hasta daha sakin ve kontrolü daha kolay hale gelir.

Lobotomi işlemi nasıl yapılır?

Lobotomi uygulamasının başlangıcında hastanın kafatası önden delinecektir. Doktor, prefrontal lobdaki lifleri yok etmek için delikten sıvı bir etanol enjekte eder. Bu lifler prefrontal lobu beynin geri kalanına bağlar.

Daha sonra bu işlem beynin ön kısmına demir tellerle zarar verilerek güncellendi. Bu tel de kafatasındaki delikten sokulur.

Bu iki yöntem yeterince sadist değilmiş gibi, Walter Freeman yeni, daha tartışmalı bir yöntem yarattı. Walter, kafatasına delik açmadan, çok sivri uçlu demir uçlu bir tornavida gibi özel bir aletle beynin ön kısmını keserdi. Bu cihaz hastanın göz yuvasından takılır. Hasta ilaçla uyuşturulmaz, özel bir elektrik dalgasıyla elektrik verilerek hastanın bilincini kaybeder.

Lobotomi, hastaya yardımcı olmayan tehlikeli bir işlemdir.

Lobotomi uygulaması, hasta daha sakinleştiği için başlangıçta başarılı kabul edildi. Ancak burada sakin, hem zihinsel hem de fiziksel olarak felç olmak demektir. Bir nörolog ve psikiyatrist dr. Lobotominin kurbanları John B. Dynes, ölümsüz gibi belirtiler gösterdi. Konuşma, koordinasyon, düşünme ve duyguları hissetme yeteneklerini kaybederler.

Artık patlamadıkları için ailelerin hastalara bakması daha kolay hale geliyor. Ancak hastanın ruhsal durumu düzelmedi. Aileden gelen raporlar, sıradan hastaların yalnızca boş gözlerle uzaklara bakabildiğini söyledi. Sonunda hasta yemek yeme, çalışma gibi normal insanlar gibi aktivitelerini yapamadığı için ömür boyu akıl hastanesinde tedavi görmek zorunda kaldı.

Doğal olarak bunun nedeni prefrontal loblarının bu şekilde hasar görmüş olmasıdır. Prefrontal lob, beynin yürütücü işlevlerini yerine getirmekten sorumludur. Örneğin, karar verme, hareket etme, planlama, başkalarıyla sosyalleşme, ifade ve duygu gösterme ve kendini kontrol etme.

Diğer birçok durumda, hastalar lobotomi operasyonları yaptıktan sonra ölmektedir. Nedeni büyük bir beyin kanamasıdır.

Modern zamanlarda zihinsel bozuklukların üstesinden gelmek

1980'lerin sonlarında, lobotomi prosedürü nihayet durduruldu ve yasaklandı. Ayrıca 1950'lerde ruhsal bozuklukların ilaçlarla tedavisi geliştirilmeye başlandı. Bu yeni tedavi sonunda sadist lobotomi uygulamasını değiştirmeyi başardı.

Bu gün ve yaşta, ODGJ için sunulan tedavi, antidepresan veya antipsikotik ilaçlar, danışmanlık terapisi veya her ikisinin bir kombinasyonudur. Şimdiye kadar ruhsal bozuklukları iyileştirebilecek anlık bir tedavi veya prosedür olmamasına rağmen, modern tıp artık ruhsal bozuklukların semptomlarını kontrol etmede ve ODGJ'nin yaşam kalitesini iyileştirmede çok daha etkilidir.

$config[zx-auto] not found$config[zx-overlay] not found